Kışladağ'da hiç gelmeyen adalet!
AİHM “adil yargılama hakkı ihlali verdi”, Uşak İdare Mahkemesi “ÇED Raporu gayet güzel” dedi!

Fotoğraf: Özer Akdemir/ Evrensel
Özer Akdemir
ozerakdemir@gmail.com
22 yıl sonra altın madeninin ÇED raporu davasında AİHM’in verdiği hak ihlali kararı doğa hakkı savunucularını umutlandırmıştı. Geç de olsa adaletin yerine gelebileceği umudu ile yeniden yargılama ve bilirkişi keşfi davası açan yurttaşlar, Türkiye’de günümüzdeki yargı ile hukukun geç değil hiç gelmeyeceği gerçeği ile yüzleştiler.
2003 yılındaki ÇED davasına AİHM ihlal kararı vermişti
Uşak’ın Eşme ve Ulubey ilçeleri arasında 2005 yılından bu yana faaliyette bulunan Kışladağ Altın Madenine 2003 yılında verilen ÇED Olumlu kararına karşı açılan davada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince (AİHM) verilen adil yargılama hakkı ihlali kararı sonrası yerel mahkemede yeniden görülen dava sonuçlandı. Mahkeme 2009 yılında yapılan bilirkişi keşfi sonrası hazırlanan rapora dayanarak 2003 yılındaki ÇED Olumlu kararının hukuka uygun olduğuna hükmedip, yargılamanın baştan yenilenmesi ve yeniden keşif-bilirkişi incelemesi yapılması taleplerini reddetti.
Fotoğraf: Özer Akdemir/ Evrensel
AİHM kararı sonrası yeniden yargılama istendi
AİHM, 2003 yılında maden işletmesine verilen ÇED Olumlu kararına karşı 2004 yılında açılan davanın Manisa İdare Mahkemesi’nce reddedilmesini Nisan 2024 Tarihinde “Adil Yargılama Hakkı İhlali” olarak nitelendirdi. AİHM, dava sürecinde yapılan bilirkişi incelemesinde davacıların bilirkişilere soru yöneltememesi ve belgelerin davacılara iletilmemesini adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirdi. AİHM’in 2003 yılında verilen ÇED’le ilgili 22 yıl sonra gelen ihlal kararından sonra Uşaklı doğa hakkı savunucusu Uğur Sümer ve çevre davalarının tanınan hukukçusu Av. Senih Özay yeniden yargılama ve bilirkişi incelemesi talebiyle dava açılmıştı.
Sendika altıncılarla birlikte davaya müdahil oldu!
Uğur Sümer, ayrıca 5 Ocak 2025 tarihinde Uşak Cumhuriyet Savcılığına verdiği AİHM kararı doğrultusunda yargılamanın yenilenmesi talepli dilekçesinde, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Çevre bakanı Murat Kurum, yargılama sürecinde Manisa 2. İdare Mahkeme Heyeti, bilirkişiler, Danıştay 14. Daire ve Anayasa mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği (ÇŞİB) karşı açılan davaya ayrıca çok sayıda yurttaşın yanı sıra TMMOB’a bağlı odalar ve çevre örgütleri müdahil olmuştu. Davada, TÜPRAG Altın Şirketi, Maden İşçileri Sendikası ve Yurt Madenciliği Geliştirme Vakfı müdahil sıfatıyla ÇŞİB’in yanında yer aldılar.
Fotoğraf: Özer Akdemir/ Evrensel
Mahkeme “2003 yılındaki ÇED hukuka uygun” dedi!
12 Şubat 2025 tarihinde Uşak İdare Mahkemesinde yapılan duruşmadan iki gün önce TÜPRAG Şirketinin CEO’su ve şirket yöneticilerinin Uşak Valisi’ni ziyaret etmesi yargıyı etkileme çabası olarak yorumlandı. 12 Şubat tarihinde görülen duruşma sonrası mahkemenin kararı belli oldu. Uşak İdare Mahkemesi madende 08.10.2009 tarihinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda 28.12.2009 tarihli üç kişilik bilirkişi heyetinin hazırladığı bilirkişi raporlarını karar için yeterli nitelikte bularak; “Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporunda hukuka aykırılık olmadığına” hükmetti.
Mahkeme kararının gerekçeleri;
- ÇED mevzuatı ve yönetmeliklere uygun olarak hazırlandığı,
- maden için ayrılan sahada mevcut somut durumla örtüşen ve madenin işletme türünü, altın madeni çıkarma ve işleme/zenginleştirme sürecini ve bu konuda dünyada genel kabul gören standartları dikkate alarak, bu tür bir tesisin kurulma ve işletme aşamalarında göz önünde bulundurulması zorunlu çevresel etki değerlendirme unsurlarını içerdiği;
- raporun madenin işletilmesi sürecine özgü riskler dikkate alınarak hazırlandığı,
- işletim sürecine ilişkin koruma önlemleri ile acil durum önlemlerinin yeterli ölçüde olduğu,
- bu durumun rapor sonrası oluşturulan izleme ve denetleme komisyonunca yapılan analizlerle de ortaya konulduğu,
- projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucunda ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olduğu,
- madenin kapatma sonrası durumunun yeterli önlemler içeren bir planla belirlendiği düzenlenen 27.06.2003 tarihli, 840 karar numaralı Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararınında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Ne olmuştu?
Dava sürecinde ilk bilirkişi raporunda madenin yeraltı sularını kirleteceğinin açık olarak belirtilmesine rağmen, Manisa 2. İdare mahkemesinin bilirkişilerden kirlenmenin oranına dair tespit istemesi sonrası aynı bilirkişiler ek raporlarında tam tersi bir görüş oluşturdular. Mahkeme de bu ek bilirkişi raporuna dayanarak davayı reddetti. Danıştay 6. Dairesi’nin Manisa İdare Mahkemesinin kararını bozması sonrası oluşturulan bilirkişi heyetine ve raporuna itirazlar dikkate alınmadı. Keşif sırasında incelenmesi istenen hususlar ve yapılan itirazlar da mahkemece dikkate alınmadan hüküm kurulması üzerine itiraz edilen bilirkişinin de katılımı ile 08.10.2010 tarihinde mahallinde keşif yapıldı. Bilirkişiler tarafından 3 kişilik heyetin ayrı, itiraz edilen bilirkişi Prof. Dr. Mehmet Polat'ın ayrı rapor düzenlediği keşif sonrası büyük ölçüde altıncı şirket TÜPRAG’ın ücret karşılığında değişik akademisyenlere hazırlattığı ve hemen bütünü ile işletmeye övgülerle dolu metinlerden alıntılarla yazılan bir bilirkişi raporu oluşturulmuştu. Üstelik bu metinler davacılara da tebliği edilmemişti. AİHM bu eksikliklere dikkat çekerek adil yargılanma hakkının ihlali kararı vermişti.
Evrensel'i Takip Et